Sunday, June 1, 2008
pazar vesilesiyle ÇARŞI
can bir arkadaşım perşembe sabahı kötü haberi verdi, sergi koşturmasından tepki veremedim.
çarşı kendini feshetmiş.
dışarıdan çarşılıların imajı farklıdır elbet, ama yıllarca beşiktaş'ta çarşı'nın göbeğinde çarşı'yla yaşamış bir beşiktaşlı olarak yastayım bu haberin üzerine.
çünkü çarşı her şeyden önce sosyal bir örgütlenme, mahallenin önemli bir dayanışma dinamiğiydi. beşiktaş'ın onu diğer takımlardan ayrı tutan farklı sesiydi. sadece kulüpte rahatsız olduğu şeylere değil filistin'de lübnan'da olan bitene de açıkça tepkisini gösterirdi, pankartını açardı. Çarşı’nın lideri Alen Markaryan "siz “karşı” olmak ne demektir bilir misiniz? düşünün bakalım. tam 1,5 saatiniz var. mahallenin hep kötü çocuğuyduk. hep içimizden, gönlümüzden birşeyler katmaya çalıştık. ama yalnızca çalıştık," demiş. çarşı hassastı, özeldi, birtaneydi. işte bu yüzden yastayım ve yarımım. çarşı olmadan beşiktaşlı olmanın eski tadı yok.
daha büyük resme bakarsak toplumun içindeki farklı seslerin nasıl geri çekilmeye zorlandığının başka bir örneği çarşı'nın feshi. bir acayip homojenizasyondur gidiyor. çok rahatsızım.
ps: çarşı hem hrant dink'in cenazesine toplu olarak katıldı hem de tribünde "hepimiz ermeniyiz," pankartı açtı. konu ile ilgili yazılanlara istinaden...
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment