Aernout Mik sali gunku Moma acilisindan sonra persembe gunu de galerisi The Project'de yeni bir sergi acti. Moma'daki acilisinda karsilastigimizda birbirimize bir baska sarildik. Aernout Istanbul'da Dan Cameron bienalinde isini kurdugunda buyuk kizi Akiko dogmak uzereydi. Acilista karsilastigimizda ise Akiko yedi yasinda ceneme gelen boyu ve 37 ayak numarasiyla karsimda duruyordu. Kardesi Eva Yuki de oradaydi.
Simdi ne bu aile portesi dersiniz tabii. Ama Aernout'un benim hayatimda ayri bir yeri vardir. Bienalde asistanligini yaptigim zaman daha tezimi bile yazmamistim, ne yapacagimi, nereye gidecegimi bilmiyordum. Bienal ekibindekiler Avrupa'nin soyle gozde sanatcisi, soyle meshur boyle iyi dediklerinde daha adini duymamistim bile. Butun bu surecte bana inanilmaz destek verdi, Marlene Dumas'yla tanistirdi, Malmo Sanat Akademisi'ne giderken insanlar ne alaka Malmo Isvec ne diye sorarken o destek verenlerdendi. Hayatimin onemli anlarinda bana cok guzel tavsiyeler verdi. Benim icin ilk yakindan tanidigim profesyonel sanatciydi, isinde sonsuz titiz, hayatinda sakin, ayaklari yere basan, lagalugaya prim vermeden bildigi yolda giden. Uzun lafin kisasi biz o kadar yil suresince hic kopmadik, Amsterdam'a her yolum dustugunde ya evine ya studyosuna konuk oldum.
Iki gun once Moma acilisinda ve sonrasindaki yemekte kendimi yine aileden hissettim. Gecen zaman icinde o established uzerine established yolunda ilerledi; ciddi hastalik yatagindan kalkip gecen Venedik Bienali'ne o cok begendigimiz Hollanda pavyonunu kurdu. Ben de kendime iyi bildigim yoldan ilerlemeye devam ediyorum; o da hikayelerimi mustehzi gulumseyisiyle dinlemeye devam ediyor.
Oyle gecti aklimdan Sabanci'daki tez bunalimlari, o arada ilk kez sergi kurmayi denemem, Malmo kararlari vs vs. Insan nereden, nasil geldigini unutmamali diye dusundum. Aernout gibi insanlarla karsilastigim icin sansli oldugumu da.
No comments:
Post a Comment