Almanya’da tutarlılıkla sürdürdüğü farklı söylem çizgisiyle kendine özel bir yer edinmiş Künstlerhaus Stuttgart, 2011 yılıyla birlikte sanatsal yönetimi için tercihini Türkiye’nin önemli genç kuşak küratörlerinden Adnan Yıldız’dan yana yaparak gündemimize girdi. Açılış sergisi ‘Echt?’te yer alan Ahmet Öğüt’ten sonra, ‘Sanatsal Diyalog’ serisinin ilk kısmında Şener Özmen ve Nevin Aladağ’a birlikte solo sergi alanı açan kurum, bugünlerde serinin ikinci kısmını bu yıl Rampa Galeri’de açtığı solo sergisiyle adından söz ettiren Nilbar Güreş ve İngiliz sanatçı David Blandy’yle gerçekleştiriyor.
‘Sanatsal Diyalog 2’de ise Nilbar Güreş’in ‘Self-Defloration’ı (Kendi Kızlığını Kendi Bozmak) ve David Blandy’nin ‘Child of Atom’u sanatçıların üretim anlayışlarını ve süreçlerini, yeni işlerini de ön plana çıkararak mekâna yerleşen sergiler olarak dikkat çekiyor. ‘Self-Defloration’, Güreş’in bugüne kadar Avrupa’daki en kapsamlı solo sergisi. Adı sanatçının üretiminde önemli bir dönüşüme işaret eden ‘Self Defloration’ işinden geliyor. Sergi, 2006’dan 2011’e sanatçının işleri üzerinden kendine ilişkin kurduğu toplumsal cinsiyet formatlarının nasıl farklı şekillerde kurulabileceğini araştıran çok katmanlı anlatıyı eksen alıyor. ‘Undressing’ (2006) ve ‘Bilinmeyen Sporlar, Eviçi Egzersizleri’ (2009) videolarına kamusallaştırıldığı için yıkılmak üzere olan bir mahallede kadınların farklı bir arada yaşama ütopyaları sahneledikleri ‘Çırçır’ serisi (2010) ve taze çizim kolajlar eşlik ediyor. Güreş’in önemli kişisel referansları ve temel malzemesi olan kumaşı kullandığı ilk işlerinin de yer aldığı sergi, hem çizim kolajlarda, fotoğraflarda ve videolarda farklı noktalarda karşımıza çıkan jestleri ve temaları daha süreçsel olarak yeniden görmemizi sağlıyor hem de malzemeyi ele alış biçiminin nasıl evrildiğine dikkat çekiyor.
Serginin sürprizi
Yerleştirmesine emek harcanmış bu serginin özellikle Nilbar Güreş hayranları için sürpriziyse ilk kez gösterilen ‘Kurt ve Kuzu’ (2011). Güreş, daha önceki işlerinde oyunculuğu bir jest olarak kurgularken bu kez daha derin bir içgüdüyü takip ederek oyunun kendisine yönelmiş. Gece vakti bir ormanda yüzüne kurt maskesi takmış bir erkek çocuk, kuzu maskesi takmış bir kız çocuğunu kovalayarak oynarken iki çocuk da bu arketip oyunu oynamaktan mesut kıkırdayarak hayvan seslerini tekrar ediyor. Bu oyun Güreş tarafından bir film setinin arkaplanındaymışız ya da bir rüyanın içindeymişiz gibi yeniden soyutlanarak hayal dünyamıza servis ediliyor.
Bu noktada Güreş’in kendi dünyasından gelen gözlem referanslarıyla şekillenen anlatı stratejileri, David Blandy’nin çizgi romanlardan Tarantino, Wenders ve Lynch referanslarına kendi büyüme hikâyesini yeniden anlatılaştırırken takip ettiği popüler imgelemden dönüşen izlekle ilginç bir karşılaşma da yaşıyor. Her iki sanatçı da bu karşılaşmadan kendi üretimleri için nasıl sorular üretecek? Kısa vadeli cevaplar vermeye acele etmemek gerek. Zira Künstlerhaus Stuttgart için ‘Sanatsal Diyalog’ gibi bir formatı ortaya atan Yıldız, bu karşılaşma alanlarını bizzat tasarlayarak pratiğine ilişkin daha uzun soluklu, sürece kıymet veren sorularla ilgilendiğini gösteriyor. Sergi, 13 Kasım’a kadar görülebilir.
No comments:
Post a Comment