Monday, October 13, 2008
şahane haftasonuna final: lorna'nın sessizliği
Rosetta'yı izlediğimden beri Dardenne Kardeşler'in her filmini takip ediyorum.
Tam da Ayşe Arman röportajı üzerine Perihan Mağden okuması sonrasına Lorna'nın Sessizliği'ni izledim. Kadın karakterlerini bu kadar şeffaflaştıran, duygularına bu kadar ortaklık edebilen yönetmen çok az.
Biri Dardenne filmleri için "coming together of hopeless powerlessness and power of hope" demiş. Banaysa düzenin etiği ve insan olmanın etiği arasındaki çatışma üzerinden hayatta kalmayı anlatıyorlar.
Lorna, Belçika vatandaşlığı için bir bağımlıyla evlenen bir Arnavut kızı. Ona bu evliliği ayarlayan grup, vatandaşlığını aldığı anda Claudy'yi öldürmeye hazırlanıyor. Lorna bir yandan aldığı paralarla sevgilisiyle birlikte bir snack bar açmayı planlarken, Claudy'nin canının yanmasını istemiyor ve alışverişi bozuyor ama ölümüne engel olamıyor. Başka bir Rus'un vatandaşlık alması için yeni bir paralı anlaşma evliliği yapmaya çalışırken, Claudy'den olduğunu düşündüğü (ultrasonun göremediği) bebeği hissedip kendi kaderini başka bir tarafa çekmeye karar veriyor.
Bu işin çok çok özeti. Dardennelerin tertemiz senaryosu, beklenmedik şiddeti ve yarattıkları duygu yoğunluğu insanda öyle güzel ama öyle buruk bir tat bırakıyor ki. Şiddetle tavsiyedir.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment