Thursday, July 3, 2008

son vakalar

meşhur kritiğimizin dünkü yazısı üzerine flamingoboy tarcan arkadaşımın cevabı
okunmalı. bugün halihazırda üretim sıkıntısı yaşayan ortamımızda en derin ihtiyaçlardan, en derin yaralardan birine parmak basmıştır çünkü.
başka türlü bir güncel sanat yazımı. kendini açabilen, aşabilen, yeniden kurgulayabilen taze bir dil.
uzun lafın kısası
çıtayı yükseltecek eleştiriler yapacak eleştirmenler istiyoruz.
gerçi güncel sanatın tez olarak yazılmasını bile istemeyen bir akademik ortamda
bu iş nasıl olacak? eleştirmenler serada mı yetişecek orası da ayrı bir konu.

3 comments:

future audience said...

dediğinde haklısın. ama diğer yandan da şöyle bir durum var. bugün biri email atmış bana, şöyle diyor;"-böyle durumlarda küratöre vurmak adet oldu, hani sergi sağlam kurulmuş, işler iyi seçilmiş, yerleşmiş ama eleştirmen ya
birine vuracak. sen sevin bence sayin kritigin serginizi yazmasina, serginiz konusuluyor... gibi..." bizde eleştiri drug effect, kötüyse hiç yazmıyolar, iyiyse de bir tür husumet. yani akan, dönüşen bir tartışma olmuyor. işlerden sergiden başka her konuda yazıyor, yazıyor, sonuna iki cümle şu görmeye değer , bu ilginç. e nerde iş okuyan göz?
abicim sen RHD'nin sanat tarihi derslerine katılarak bu işe başlamış cici kızsan bizim suçumzu ne, biz ordan geçiyorduk... bence d eleştiri kişiselleşmeli, ama kişisel kalmamalı, kişisel gıcıklıklar üzerinden yazılmamalı. kişiselleşerek dönüşmeli kamusallaşmalı. ben mi yanılıyorum? ben buralarım bishop'umyum la olmuyor... sonra ciddiye alınmıyorsun.

ovul d said...

iste boyle mi konusulsun bir sergi?
bu mu olsun serginin konusulma seviyesi? beklentileri de yukseltsek artik biraz degil mi?
evet dil kisisellesmeli ama kisisel meseleler uzerinden donmemeli. tartismayi dondurmeli. bence uretilenler hep buradan konusuldugu icin uretim sikintisi cekiliyor.
galiba kisisel politiktir diyoruz ama ortada bir yanlis anlasilma var politiklesen kisiselin ne oldugu konusunda.

future audience said...

ben şimdi senin blogunu ağlama duvarı yapmayayım daha fazla! :) hemen tek bir şeye işaret edip, kendi hayatıma döneyim... bence temel sorun: eleştirmen sergiyi kendi gözüyle yazmıyor, yazarken illa küratörün sergiyi nasıl kurduğunu anlatarak başlıyor, sonra kendi de o ağırlıkta ezilince (mecburen belki de), küratöre vuruyor. ama bu çok klasik ve artık çok bayan bir durum. çünkü artık küratör eleştirmen ya da sanatçıdan çok da farklı olmayan bir yerde, kendi işini yapan biri. yani bu küratör ve güç meselesi beni çok baydı. yani, sen benim snaatçılarla kurduğum kişisel ilişkimin, iletişimimin, sergi sürecinin farkında mısın? olamazsın-o zaman nasıl görüyorsan öyle yaz. eğer sadece "ilginç" diyebiliyorsan, kendini tart. çok yazmışsın, sıkılmışsın. her hafta 1 eleştiri
çıkmıyor.