Monday, May 4, 2009

nawal el saadawi'yi yillar sonra new york'ta dinledim


sifir noktasinda kadin'i tuylerim urpererek okudugum gece yarisini hala hatirlarim. nawal el saadawi'nin anlattigi kadin hikayesi uzun sure aklimdan cikmadi. "bilinclenme" kitaplarimdandi diyelim. sonra uzun sure baska bir cevirisine denk gelmedim.
Pen america Arthur Miller Freedom to Speech odulunu Arab Women's Solidarity Association'in kurucusu da olan psikiyatrist, yazar ve aktivist el saadawi'ye vermis.
burada pen'in duzenledigi world voices festivali sirasinda bir konusma yapacagini duydum. sifir noktasinda kadin'i okudugum gece etkisiyle kendisini dinlemeye gittim.
nawal el saadawi hayatini inandigi seyden vazgecmeden gecirmis sahane kadinlardan. sahneye gelir gelmez kendi uzerindeki isiklari kapattirip, izleyicilerin uzerindeki isiklari actirdi. ben insanlarin yuzunu gormeden konusamam, ben sahne uzerine tepede, siz karanlikta asagida, bu ritueller demokrasi ve paylasim modellerinden uzak bence dedi ve
kendini ozgur sanan ulkelerin ne kadar ozgur oldugundan basladi, postkolonyal terimini kullaniyoruz diye kolonyalizmin sona ermis olmadigini, third world, middle east, far east kelimelerinin gindelik ve akademik dile yerlesmis olmasinin bunun ispati oldugunu soyleyerek girdi meseleye. once dili degistirmeliyiz, dedi
her soyledigi ozlu sozden sonra onu alkislayanlara kendi bireyselliginize kapali kalmaktan kollektif dusunmeye bile gecemiyorsunuz, irak'ta hala savas devam ediyor, afganistan'da hala savas devam ediyor, filistin hala isgal altinda. cibilliyetiniz olsaydi gercekten harekete gecip bunlari durdururdunuz diye saydirdi.
binladen ve bush'un ikiz oldugunu, dunyadaki tum diktatorluklerin ayni kanaldan beslendigini, amerika beslemeseydi bugun yasanan dinsel fundamentalizmlerin var olmayacagini, islam elestirisinin tamamiyla politik ve ekonomik nedenlerden kaynaklandigini, afganistan'da ve irak'ta var olan amerikan ordusunun oradaki butun fanatizmi engellemek bir yana korukledigini saydi doktu.
konusmasinin ana temasi: ozgur olmak sorumlu olmaktir, bu dunyada her seyin bir bedeli var...
bazi gerceklerin gercekler olarak varolmasi onlarin degismesine yetmiyor. tekrar tekrar insanlarin suratina carpilmasi gerekiyor. el saadawi de dun aksam konusurken bunu yapti .
ona odul vererek vicdan rahatlatmaya calisanlarin vicdanlarina lanet okudu, kimseden korkusu olmadigini soylemesine gerek yoktu tabii ki.
dun icimden bir kere daha tesekkur ettim, boyle kadinlar hayatta oldugu ve hayatlarini ortaya koydugu icin.

No comments: