Thursday, November 8, 2007

Insider- Zizek Altyazi Roportaji Firat Yucel Izlenimleri


Valla superdi, baya baya iyiydi. Oncelikle adam baya kasilmis, simdi bana arty filmler gosterecekler ve derin teoriler sunmami bekleyecekler, falan diye dusunuyormus. Ve o yuzden korkuyormus olaydan. Ama biz pek de bunu hesaplamadan, John Carpenter'in They Live'iyle girdik olaya, dusunulebilecek en bayagi, en b-tipi ama bi yandan da en ideolojik ve en saglam film, yani tam Zizek'lik bisey. Yine ilahi bi izliyorum rastlantisi oldu ve Zizek, biz
filmden sahnemizi gosterince "this must be a miracle" dedi: Filmi bi arkadasinin tavsiyesi uzerine 3 gun once almis ve hemen izlemis, begenmis.
"It was primitive but it was very very correct" dedi ve filmin ideolojik bakisinin niye kuvvetli oldugunu anlatti. Baya denk geldi yani. Super oldu. Zizek'le They Live'in kavga sahnesinin ne kadar dev oldugunu konustuk, paylastik, bundan daha dev bisey var mi? (Filmi izleyenler icin: Bu konuda soyledigi en iyi sey, kavga sahnesinin uzun olmasinin nedeni olarak "bir
insanin ideolojik olarak gozunu acmak icin baya struggle gerekir, baya kasmaniz gerekir ve bu sahne de bu yuzden guzel" gibisinden bi yorum yapmasiydi.)

Bu arada They Live'den yola cikarak soyle biseyler dedi: gercekten solcu olmayi basarmis iki Hollywood filmi var benim gozumde, biri They Live, digeri Fight Club. ...

Sonrasindaki tum muhabbetler de birbirine baglandi bi sekilde. Basic Instinct cok iyi oldu, Michael Douglas'i asagilama kisimlarinda bizi baya kopardi. Anti-feminist soylemiyle sinir bozmadi degil, ama baya da zihin acti. Basic Instinct-Woody Allen damarindan baya seks muhabbeti de acilmis oldu. Benim icin soylesinin doruk noktalarindan biri de, Woody Allen'in
Everything You Always Wanted to Know About Sex'ini Monty Python'in Meaning
of Life'daki efsane Sex Education skecine baglamasiydi. Buralarda baya kopardi herkesi.

Bu arada tabii ki ukala, tabii ki egocentric, ama hicbir sekilde karsisindaki kasan bi herif degil. Bi kere, her zaman cocuksu ve korkak bi tarafi da var. Soylesinin gercekten iyi olmasini, bizim de icimize sinmesini cok istiyordu, bunu baya belli ediyordu. Yani tamam her sekilde o kendi
sovunu yapacak, ama bi sekilde en bastan They Live muhabbetini yaparken bile, "ulan biseyler anlatiyorum ama simdi ya sevmezlerse, ya anlamazlarsa anlattiklarimi" gibisinden bi cekingenlik de var. Yani genel olarak, ortami senlendireyim, baska bir sey istemem, hep beraber iyi vakit gecirelim, gibi bi tavri vardi. Ve bu insani baya rahatlatan bi tavir. Ne kadar aptalca bisey soylersen soyle seni bozmuyo, adam icin onemli olan her zaman
muhabbetin iyi bi sekilde ilerlemesi.

Ve oyle dedigim dedik de bi tip degil. "Cries an Whispers yakilmali" gibi sivri bi laf ediyor mesela, ama sonra Bergman'a hakkini veriyor. Ya da Godard'a ve Fransiz arthouse'una geciriyor geciriyor, ama sonra sevdigi filmlerden de mesela Sautet'nin Un coeur en hiver'inden de bahsediyo, ya da Godard'in begendigi filmleri hakkinda da cok guzel seyler soyluyo, ve belki
de ben Godard'i sevmek icin cok sabirsizim, gibi kendinden kusku eden laflar da ediyo.

Bu arada ozellikle son donem politically correct liberal Hollywood filmleri hakkinda baya bizim gibi dusunuyo. Bazi kisimlarda, Ovgu'nun Flags yazisindan, ya da Senem'in hayirseverlik yazisindan kisimlar okuyorum gibi hissettim. Baya ayni yaklasim vardi. Bi de, Dirty Harry filmlerinden bahsederken, ilk Dirty Harry filmi barbardi, muhafazakardi ama sonraki
filmlerine tercih ederim, cunku en azindan barbarligini maskelemiyordu, digerleri hem pis muhafazakar hem de liberal numarasi cekiyorlar, muhafazakarliklarini maskelemeye calisirken iyice siciyolar gibi bi laf etti ki, evet tamam, dedim, budur.

Onun disinda tabii ki, ozellikle erkeklik ve bi de death penalty konusunda, bissuru controversial sey soyledi, ama sonucta Zizek bu, yani illa provokasyonunu da yapacak bi sekil.

Pek cok konuda takdir ettim kendisini, bunlarin basinda da Fincher'in Alien 3 hakkinda "very underestimated" demesiydi. Fincher'i o filmde kesfettigini, sonra da hep sevdigini, ama Zodiac'i izlemeyi hep erteledigini, cunku filmi sevmemekten korktugunu (bunu dusundurtecek bi yazi okumus) soyledi.

Yani her acidan ideal izliyorum adamiydi. Hem sinefil gibi konustu, hem en agir filozof gibi, hem en bayagi arzularindan bahsetti, guilty pleasure'larini acti, hem de filmler hakkinda olaganustu yorumlar yapti.

...

No comments: