Thursday, November 27, 2008

curiosity to survive fm israil 4: her girişin bir çıkışı var

"ramallah'a international art academy palestine'la tanışmak için,
bethlehem'e isa'nın doğduğu yeri görmek için
nablus'a da künefe yemek için
gittim." ben gurion'dan çıkışta filistin topraklarına girdiniz mi sorusu gelseydi cevabımı hazırlamıştım. kısa bir sorgulamayla durumu atlattık.

nablus'ta da hakikaten künefe yedik, ulviydi. dükkanın adı al-aqsa'ydı.
nablus'a girerken de kontrol kapısından yaya geçip içeriden servislerle şehre devam ediliyor.
iki yüksek tepe arasına kurulmuş şehrin mümkün olan her çıkışında kontrol noktası var.
intifadadan önce en önemli ticaret merkeziymiş.
bankalardan ürdün doları çekip sonra şekele çevirmek gerekiyor.
bana saida'yı hatırlatan eski şehirin labirent sokaklarının her yerinde şehitlerin ve elinde silahla poz vermek isteyen çocukların posterleri var.
şehrin abluka altına alınmasının nedeni kovalamacanın hala devam etmesi. tabii ki israilliller giremiyor nablus'a.
şehri bize gezdiren gönüllü rehberimiz burada her evin israil askerleriyle mutlak bir hikayesi vardır, benim kuzenlerim ve en yakın arkadaşım öldürüldü diye anlattı.
handala hatıratı almak için girdiğimiz dükkanda, hatıratların yanı sıra poşular, silahlar, dvd ve cdler, bir de şehitlerin fotograflarını taşıyan kolyeler satılıyordu.
(kimliği anonim) rehberimiz de en iyi arkadaşının fotoğrafını taşıdığı kolyesini gösterdi. yalnızca çok sinirli olduğu bir keresinde kontrol kapısında kolyesini sorduklarında onu siz öldürdünüz diye ağız dalaşına girmiş.

nablus'ta etraftaki köy ve kasabalardan gençlerin geldiği büyük bir üniversite var. o yüzden çıkıştaki kuyrukta elinde defteri kitabı bir sürü öğrenci vardı. genç erkekler sağ tarafa, kadınlar ve orta yaşlı erkekler de sol tarafa ayrılıp, eli silahlı yüzü sivilceli çocuklar tarafından kontrol edilmek üzere "sürü" halinde bekletiliyor. yarım saat bekledik ama iki üç saat beklemek de olasıymış.

nablus'tan ramallah'a, ramallah'tan kudüs'e, kudüs'ten tel aviv'e yolculuk iki buçuk saat sürdü. arada tepelerin üzerine yerleşmiş, sıkı güvenlik altındaki "yerleşim"ler ve yerleşimlere gitmek için vasıta bekleyenlere öfke...niçin dilini, kültürünü bilmedikleri bu yerdeler; neden buradaki insanları yerlerinden etmek için bu kadar hınçlılar ve zalimler? filistinliler için onlar askerlerden daha da tehlikeli, bir numaralı düşman.
ramallah kontrol noktasında bu sefer otobüste kaldık ne olacağını görmek için (malum benim giriş damgam yok). içeriye şöyle bir bakıp geçirdiler arabayı, öyle gelişi güzel. geri kalan yolcuları bekledik. duvarın öte yanına geçtiğimizde kudüs gerçekliğine alışmak için biraz zaman gerekti. bütün bunlardan steril tel-aviv. gamsız hayat, herkese başka sunar garip oyunlarını.

No comments: