Monday, April 21, 2008

iyi ki konuşuyorsun müjde, bana hep iyi geliyorsun

teyzem, ah belinda, adı vasfiye, ah güzel istanbul, dağınık yatak, arabesk çok severim müjde'yi o filmlerden.
youtube'a adını girseniz sürekli oynadığı seks sahneleri iniyor, acayip yorumlarla. insan müjde ar'ın cinselliği bu kadar bastırılmış, ensestleştirilmiş bir ülkede bir nevi halkın seks yıldızı rolünü oynamış olduğunu fark ediyor. belli ki hem kadını hem erkeği için.
eh bu sistem hepimizi bir adresi belli posta kutusuna yerleştirmeye bayılıyor. onunkisi de cüretkar seks sahnelerini oynayan kadın. hani o çok duyduğunuz müjde'nin balkonları ooooo.
çok kavga etti.
lafını sakınmaz dünya görüşüyle, hassasiyetiyle, kendine has bilgeliğiyle bana her gördüğümde çok iyi geliyor müjde. sıkılıyormuş ama iyi ki yapmaya başladı o programı. kaç kadın konuşuyor böyle? milliyet pazar'a da okkalı bir röportaj vermiş.
benim notlarım:

İtalyan sanatçı Picca Bacca cinayeti hemen sizin “Arabesk” filminde gelinlikle tecavüze uğramanızı hatırlattı.
Ertem Eğilmez’in dehası bu. Ama toplum o halde ki, “Otostop çekersen başına bu gelir”e getirdiler. Evinde otur kadın, sana ne. Konuşamayan toplumun sonuçları... Bugün Türkiye’de korkunç bir ensest var. Ve bu insanlar bunu dile getiremiyorlar. Dile getiremeyen kız ilerde kocasını öldürüyor, erkek çocuksa gidip otostopçu kızı öldürüyor. Tecavüzün altında yatan şey, tecavüz edene yapılan şiddettir. İki kere iki dört.
...

“Ben bu kadar okuyorum ediyorum, yine de anlamak istedikleri kadar anlıyorlar” sıkıntısı yaşıyor musunuz?
Burası böyle bir yer. Bunu kabullenmezsen çekip gitmen lazım. Ben uzun yıllar yurtdışında yaşadım, üç kuruş param oldu mu altı aylığına gidiyordum. Ondan sonra beni buraya bağlayan Söz oldu. Çocuğu yurtdışında çok iyi bir okula da verebilirdim. Ama istemiyorum. Önce kim olduğunu bilsin istedim. Ama burada hayatımdan memnun olduğum anlamına gelmiyor bu. Çok sıkılıyorum. Söz liseyi bitirene kadar buradayız.

Sonra nereye?
İtalya’da okuyacak herhalde. Onun için bu iki yılı bayağı bir çalışarak, para biriktirerek geçireceğim.

Burada şöhretken orada hiç kimse olmak endişeniz var mı?
Hiç umrumda değil. Aksine o kadar rahat ediyorum ki. Ben bu işlere şöhret olayım diye buluşmadım. Kader seni yuvarlıyor. Ben hayatımı akademisyen olarak sürdürmeyi düşünüyordum. Daha sonra da bu meslekte inatçi oluşumun sebebi bu meslekten para kazanmam. Başka bir alandan bu koşullarda yaşama şansı elde etsem devam etmezdim.

Neden?
Çok yorucu. Burada kadın olarak kalmak, bir sürü abuk sabuk şeyle mücadele etmek çok yorucu. İnsan dünyaya bir kere geliyor. Yok iz bırakmak, iyi filmler... Tamam anladık da, bunlar nereye kadar?

Kamera için yaşayan starlardan değil misiniz?
E değilim. Beni mutlu eden başka şeyler de var. Kuru mama alıp sokak köpeklerine dağıttığım zaman da aynı hazzı alıyorum.

Gerçekten mi?
Tabii. İnsanoğlunu ayakta tutan, bir şekilde işe yarama duygusudur.

Bunu ne zaman keşfettiniz?
30 yaşında. Günlük hayatın içinde bir işe yaramak mesele. Onaylanmak dersen... Bir insan tarafından onaylanmaktansa bir köpek tarafından onaylanmak daha hoşuma gidiyor.
...


Peki program sırasında, mesela “dağdaki çoban” konuşmasında Aysun Kayacı’yı kaş göz yapıp susturmak geliyor mu içinizden?
Hayır, tam tersine her şeyi konuşsun istiyorum. Geçen program çocuk ağzını açamayacak hale geldi. Bu ülkede kadınsa, hele güzelse konuşmasın. Hele sarışınsa maazallah! Benim hayatım da kavgayla geçti. Sokaktaki kadınsan parmak yiyorsun, ekrandaki kadınsan hakarete uğruyorsun, sinemadaki kadınsan hele benim gibi kadından yana tavır alıyor ve cinsel özgürlüğü savunuyorsan ayvayı yedin.
Sonunda kim olduğun ancak 30 sene sonra anlaşılıyor. “50 yaşına geldi bu kadın, yeter artık” diye kesiyorlar saldırıyı. 20’li yaşlarda bir insanın bocalama hakkı yok mu? Aysun bazı şeyleri bilmeyebilir. Hem bak, görüyorsun, evin her tarafından kitap çıkıyor. Böyle bir evde ben 17 yaşındaki çocuğuma daha bir roman bitirtemedim.

No comments: