Monday, June 2, 2008

"genel ahlak"ımız temyizde

Eşcinsel haklarını koruma amacıyla kurulan Lambdaİstanbul Derneği hakkında açılan “kapatma” davası, geçen hafta sonuçlandı. Dernek, İstanbul Valiliği’nin başvurusu üzerine, Anayasa’nın “ailenin korunması” ile Medeni Kanun’un “hukuka ve ahlaka aykırı dernek kurulamayacağı” hükümlerine dayanarak kapatıldı. Lambda yöneticileri şimdi temyize giderek yeni bir hukuki mücadeleye hazırlanıyor. Ankara ve Bursa’da “genel ahlaka uygun”, İstanbul’da ise “aykırı” bulunan eşcinsel derneği ile ilgili son kararı, yüksek yargı verecek.

Türkiye’de eşcinsel haklarını savunan ilk örgüt Ankara’daki KAOS-GL idi. Bugün Lambda’ya karşı yöneltilen iddia, 2005 yılında KAOS-GL’ye yöneltilmişti. Ankara Vali Yardımcısı Selahattin Ekremoğlu, Kaos GL’ye, derneğin adının ve tüzükte belirtilen amacın Medeni Kanun’daki “Ahlaka aykırı dernek kurulamaz” hükmünü ihlal olduğunu öne sürerek, kapatılmasını istemişti.

ANKARA SAVCISI: AHLAKA AYKIRI DEĞİL
Savcılık ise, 5253 Sayılı Dernekler Yasası, AB siyasi kriterleri, AB Katılım Ortaklığı Belgesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve taraf olunan diğer uluslararası insan hakları sözleşmelerini dikkate alarak başvuruyu reddetmişti. Dernekler Yasası’nın “devletin derneklere karşı baskıcı değil, kollayıcı tavrını göstermesi usulüne göre yapılandırıldığını” savunan Savcı, “lezbiyen” ve “gay” kelimelerinin günlük hayatta ve bilimsel araştırmalarda rahatlıkla kullanıldığına işaret ederek şöyle demişti:
“Bu kavramlar, toplumlara göre değişir. Yeni TCK’nın yapılandırılmasında ‘cinsel yönelim ayrımcılığı’nın tartışıldığı bir dönemde, eşcinsel olmak ahlaksız olmak anlamına gelmez. Aslolan tüm ahlak bilimleriyle uğraşanların ortak birleştikleri nokta olan insan iradesinin hür olması gerektiğidir.”

Savcı, derneğin adında ve 23 maddeden oluşan amaç bölümünde “ahlak dışı olarak tanımlanabilecek bir husus bulunmadığını” ifade ederek, derneğin kapatılması talebiyle kamusal dava açılmasına gerek olmadığını belirtmişti.

İSTANBUL VALİLİĞİ: AHLAKA AYKIRI
KAOS GL aklandı; ama aklanan tüzüğü aynen alarak İstanbul’da kurulan Lambdaİstanbul adlı dernek için de aynı gerekçelerle “kapatma” istedi. İstanbul Vali Yardımcısı, 2006 yılında Lambda’ya gönderdiği yazıda, gereğinin yerine getirilmemesi üzerine daha sonra kapatma talebine dayanak yaptığı gerekçelerini şu hükümlere dayandırmıştı:

Medeni Kanun’un 56’ncı maddesinin 2’nci fıkrası: Hukuka ve ahlaka aykırı dernek kurulamaz.
Anayasa’nın 33’üncü maddesinin 3’üncü fıkrası: Dernek kurma hürriyeti ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlak ile başkalarının hürriyetlerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir.
Anayasa’nın 41’inci maddesi: Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanması sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11/2 maddesi: Bu hakların kullanılması, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğinin, kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amaçlarıyla ve ancak yasayla sınırlanabilir. Bu madde, bu hakların kullanılmasında silahlı kuvvetler, kolluk mensupları veya devletin idare mekanizmasında görevli olanlar hakkında meşru sınırlamalar konmasına engel değildir

İSTANBUL SAVCISI: AHLAK GÖRECELİ BİR KAVRAM
Valilik, derneğin adının Türkçe olmadığı, amaçlarının yukarıda saydığı hükümlere aykırı olduğu iddiasıyla “düzeltme” talebi yerine getirilmeyince, “kapatma” istemiş, İstanbul Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı ise 2007 yılında “kapatma” talebini “herkesin örgütlenme özgürlüğü” olduğuna vurgu yaparak reddetmişti. Başsavcılık, BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne dayandırdığı kararında şöyle demişti:

“... Türk Dil Kurumu sözlüğünde eşcinselliğin kendi cinsinden kişilerle cinsel ilişkide bulunan kimse olarak belirlendiği konunun bilimsel analizinde ise, modern bilimsel kuramlardan önce cinsel işlev bozukluklarının genel olarak ahlaki bozulmanın bir sonucu olduğu düşünülürken,

Ruh sağlığı uzmanları arasında yaygın olarak kabul gören, Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayınlanan resmi tanı sistemi olan kısaca DSM 4 olarak adlandırılan ve ruhsal bozuklukların tanısal ve istatistiksel elkitabında “eşcinselliğin başlı başına bir bozukluk olarak ele alınmadığı” kişinin cinsel yönelimi ile ilgili sürekli ve belirgin stres yaşaması şeklinde bir alt grup olarak yer aldığı ve eşcinselliği spesifik bir tanı olarak yer vermediği,

Sözlüklerde lezbiyen kelimesinin Fransızca kökenli bir kelime olup eşcinsel olarak, gay kelimesinin ise İngiliz kökenli bir sıfat olarak edilgin erkek eşcinsel olarak belirtildiği ve bu kelimelerin günlük hayatta ve bilimsel tartışmalarda anlamına uygun ve rahatça kullanıldığı bilinmektedir.

Ahlak kavramının irdelenmesinde ise insan topluluklarınca zamanla benimsenen fertlerin birbirleriyle aile, toplum, devlet ve bütün insanlarla ilişkilerini düzenleyen kurallar ve ilkeler ve inançlar bütünü olduğu ve iyi-kötü bağlamında olumlu kabul edilen davranışların toplamının ahlak olarak adlandırıldığı, ahlakın temel amacının toplumsal yaşamda düzeni sağlamak, bireyler arası ilişkilerin kurallara bağlı olduğu, toplumlara göre değişen izafilik (görecelilik) kavram içeren yeni TCK yapılandırılmasında “Cinsel yönelim ayrımcılığının” tartışıldığı bir dönemde, eşcinsel olmanın tartışıldığı bir dönemde ahlaksızlık olmak anlamına gelmediği bir gerçektir.

Öte yandan cinsel uyumsuzluk ve kişinin cinsel yönelimi ile ilgili sürekli gerilim olarak kabul edilen eşcinselliğin TCK ve özel kanunlarda suç sayılmadığı bir gerçektir.”

“MAHKEME: BUNA HAKİMLER KARAR VERMELİ”
Başsavcılığın “genel ahlak” kavramını sorgulayan ve eşcinselliğin “ahlaksızlık” olmadığını vurgulayan bu kararı üzerine Valilik, İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulundu. Mahkeme, “... Hiçbir özgürlüğün sınırsız olamayacağı, başka ülkede bulunan her şeyin ülkemiz açısından da kesinlikle doğru olduğu sonucuna varılamayacağı gibi, ülkemizdeki somut olaylarda yapılan müdahalelerin ulusal yasamıza ve uluslararası sözleşmelere aykırılık teşkil edip etmeyeceğine ilişkin hukuki nitelendirmeyi hakimin yapmasının daha uygun olacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır” diyerek davayı kabul etti.

Dava geçen hafta “kapatma” kararıyla sonuçlandı; mahkeme derneğin tüzüğünün ahlaka aykırı olduğuna hükmetti. Karara ilk tepki, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nden geldi. AKPM başkanı Luis Maria de Puig, Strasbourg’da yazılı açıklama yaparak kararı kınadı. Dernek temyize hazırlanırken, eşcinsel haklarını savunan derneğin hukuka ve “genel ahlaka” aykırı olup olmadığı tartışması bir kez daha gündeme geldi.

KAOS-GL’nin iki hafta önce Ankara’da düzenlediği 3. Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma’da Anayasa’nın “herkes için eşitlik” öngördüğü, eşcinsellerin de buna dahil olduğu vurgulanmıştı. Eşcinsel derneklerine yönelik “kapatma” talepleri ve Lambda’nın kapatılması kararı “devletin homofobik yaklaşımının göstergesi” mi? NTVMSNBC, konuyu eşcinsel hakları savunucusu Avukat Yasemin Öz ile Türkiye’de bu alandaki derneklerin öncüsü olan KAOS-GL’den Ali Erol’a sordu. Öz ve Erol’un görüşleri şöyle:

AVUKAT YASEMİN ÖZ: “AHLAK” NET OLARAK TANIMLANMALI
Anayasa’nın çeşitli maddelerinde “ahlaka aykırılık” gerekçesiyle öngörülen yaptırımlar var. Bu yaptırımlar, dernek kapatma veya basının engellemesi olabiliyor. Oysa Türk hukukunda birçok yerde “genel ahlak” kavramı geçmesine rağmen, bunun ne olduğuna dair somut bir tanım yok. Olmadığı zaman da o davaya bakan savcının, hakimin kişisel ‘ahlak kriterleri’, yani takdirine kalıyor bu tür kararlar. Bu çok geniş bir takdir yetkisi bu yüzden öncellikle sınırlandırılmalı ve içeriği belirlenmeli. Neler ahlaklıdır, neler ahlaksızdır, belirlenmeli ki, kişiler de hangi yaptırıma maruz kalabileceklerini ve hangi eylemleri işlediklerinde sorun yaşayacaklarını bilsinler.

MAHKEME EŞCİNSELLERİ KABUL ETMİYOR
Bir hukukçu olarak benim kişisel görüşüm; eşcinsellik dünya üzerinde var olan bir pratik, eşcinselliği ahlaklı veya ahlaksız olarak tanımlamak tamamen kişisel tercih. Ama var olan bir gerçeği hiçe saymak, insanları ahlaklı veya ahlaksız olarak sınıflamak, anayasanın “eşitlik” hükmünün herkesi kapsamaması ve mahkemenin bu kararı kabul edilemez. Türkiye’de bu kadar çok eşcinsel yaşarken, “Siz ahlaksızsınız, örgütlenemezsiniz” demek temel hak ve özgürlüklere aykırıdır ve böyle bir yetki olmaması gerekir.

EŞCİNSEL CİNAYETİNDE KATİLE İNDİRİM
Toplum adaletsiz ve homofobik.Transseksüel, lezbiyen, eşcinsel düşmanlığı oldukça yaygın. Kişisel görüşlerin etkisiyle, önyargılarla, eşcinselleri dışlamak gerektiği şeklinde bakış açısı oluşmuş. Bunu, örneğin gazeteci Baki Koşar cinayetindeki davada gördük. Katile ağır tahrik indirimi uygulanıp, sadece 16 yıl 5 ay ceza verildi. Mahkeme, Lambdaİstanbul’un kapatılmasının gerekçesini henüz açıklamadı. Ama İstanbul Valiliği, savcılığa yaptığı suç duyurusunda, derneğin ahlaka aykırı amaçla kurulduğunu, isminin Türkçe karşılığı olmadığını iddia etmişti. Dernek, eşcinsellerin, biseksüellerin, travestilerin ve transseksüellerin haklarını korumak için kurulmuştur. Amacı bu. “Amacını değiştir” demek, aslında “örgütlenme ve yok ol” demek. Mahkeme de bu bakış açısıyla karar verdi. Yani eşcinsel haklarını korumak amacıyla kurulmuş bir derneği kapatmak istiyorlarsa, bunları ortadan kaldırmak istiyorlar.

AYNI AMAÇLA KURULMUŞ 3 DERNEK DAHA VAR
Türkiye’de eşcinsellere, transseksüellere, biseksüellere ve travestilere yönelik resmi olarak kurulmuş ve faaliyetlerine devam eden 3 dernek daha var. Yani Lambda gibi, aynı amaçla kurulmuş dernekler. Anayasa’nın 10. maddesinde yer alan “eşitlik” haklarıyla ilgili idari işlem yapılacaksa eşit davranılmak zorunda. Yani, aynı tüzükle kurulan 3 dernek daha varsa, Lambda’nın kapatılmasını istemek açıkça anayasaya ve hukuka aykırı. İstanbul’da özellikle transseksüel ve travestilere yönelik, polisin hukuk dışı tedbirlere başvurması çok yoğun yaşanıyor ve sürekli yargıya başvuruluyor. Temyizde bu karardan dönüleceğini düşünüyorum. Aksi halde uluslararası mekanizmalar işletilerek dönüleceğini düşünüyorum.

Ali Erol (KAOS-GL Derneği):
ANKARA VE BURSA’DA TÜZÜK ONAYLANDI
Türkiye’de eşcinsellerin örgütlenme süreci 1990’lı yılların başında başladı. Fakat resmen kabul edilmesi, KAOS GL Derneği’nin kuruluş başvurusuyla gerçekleşti. Ardından da başka dernekler başvurdu. Lambda derneğinden önce yasal ve hukuki olarak eşcinsellere yönelik dernekler devlet tarafından kabul edilmişti. KAOS-GL Derneği’nin tüzüğü Ankara Valiliği tarafından resmen onaylandıktan sonra diğer gruplar bu tüzüğü aynen aldılar. Yani şu anda İstanbul Valiliği’nin ahlaka ve hukuka aykırı bulduğu ve mahkemenin onayladığı Lambdaİstanbul’un tüzüğü; Ankara ve Bursa Valiliği tarafından diğer eşcinsel dernekleri için onaylanmış bir tüzüktür. Hukuka ve genel ahlaka aykırı bulunmamıştır.

VALİLİKLERİN VE MAHKEMELERİN KAFASI KARIŞIK
Türkiye’de eşcinsel haklarına sahip çıkılması ve örgütlenmesi yeni bir süreç olduğu için, daha önce olumlu veya olumsuz bir tecrübe, bir hukuki süreç söz konusu olmadığı için belki valiliklerin ve mahkemenin kafası karışmış olabilir. Ama Ankara Valiliği’nin onayından sonra İstanbul Valiliği’nin bu tüzüğü hukuka aykırı bulması kendi içinde bir sorun. Kabul edilemezin ötesinde hukuki bir sorun. Anayasa ve yasalardaki “genel ahlak” kavramı, sadece eşcinsellere değil mevcut işleyişe ve mevcut toplumsal kodlara uymadığı düşünülen tüm davranışları yargılayan ve damgalayan bir çerçeve. Şimdiye kadar kimse bu kavramı açıkça tanımlayamadı. Biz, eşcinsel dernekleri tarafından yazılan bu tüzüğün ahlaka aykırı olduğunu kabul etmiyoruz.

Mahkeme de “genel ahlak” için bir tarif yapmıyor. Keyfi bir uygulama. Şüphesiz homofobik olduklarından dolayı kapatmak istiyorlar. Hukuka aykırı bulunan amaç, 15 yıldır hayata geçirilmeye çalışılıyor. Bu dernekler faaliyetlerini hep yasalar çerçevesinde yaptı. İlk başvurular sırasında böyle bir yaklaşım olsaydı, kabul etmez ama anlayışla karşılabilirdik. Çünkü, mevcut yasalar üzerinden bu örgütlenmeyi nasıl karşılayacaklarını bilemeyebilirlerdi. Ama bu örgütlenme 90’lı yılların başından beri var.

No comments: